16 Nisan 2010 Cuma

"LEBBEYK, YA İMAM ALİ ALEYHİSSELAM! EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA!"

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!
Âlemlerin İmamı Hz. Cevad-ul E’imme aleyhisselam şöyle buyururlar:
“Hz. Emir-el Müminin aleyhisselam, oğlu Hz. Hasan aleyhisselam ve yaranı Salman ile camiye girip oturdular ve insanlar Onların etrafına toplandı. Bu sırada yakışıklı ve zahiri güzel gözüken biri içeri gelerek O hazrete (aleyhisselam) selam edip oturdu. Sonra arz etti: Ey Emir-el Müminin (aleyhisselam)! Sizden üç soru soracağım, eğer onlara cevap verirseniz Sizden gayrısını hilafete seçmekle halkın bağışlanmaz ve büyük bir günaha düştüklerini, dünya ve ahirette kendilerini helak ettiklerini anlayacağım; ama eğer cevap veremezseniz; Senin de (aleyhisselam) onlarla aynı seviyede olduğunu anlamış olacağım. Hz. Emir-el Müminin (aleyhisselam): “Gönlünün istediği her şeyden sorabilirsin.”
Arz etti: Bana insan uyuduğunda ruhunun nereye gittiğini, insanın bir şeyi nasıl hatırlayıp veya unuttuğunu ve insanın kendi evladının nasıl amca veya dayısına benzediğinden haber ver.
Onun soruları bittikten sonra Hz. Ali aleyhisselam oğlu Hz. Hasan aleyhisselam’a yönelerek buyurdular: “Ey Eba Muhammed (aleyhisselam)! Bu şahısın sorularına Sen (aleyhisselam) cevap ver.” Hz. Hasan aleyhisselam o şâhısa buyurdular: “Birinci sorunun cevabı şudur: İnsan uyuduğunda uyanmak için hareket edinceye dek ruhu rüzgâra, rüzgâr da havaya asılır. Eğer Allah-u Teâla ruhun sahibine geri dönmesine izin verirse, o ruh rüzgârı ve rüzgâr havayı kendine doğru çeker. Sonuçta ruh kendi sahibinin bedenine geri döner. Ama eğer Allah-u Teâla onun geri dönmesine izin vermez ise olay tersine cereyan eder; yani insanın kabirden çıkıp sahibine geri döneceği ana kadar hava rüzgârı ve rüzgâr ruhu kendine doğru çeker.
Ve ikinci sorunun cevabı: “İnsanın kalbi bir kabın içerisindedir ki, onu kapatan perdeleri vardır. Eğer herhangi bir konuyu hatırlamak isterse; Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ve O’nun Ehli Beyti’ne (aleyhimusselam) kâmil bir şekilde salâvat çevirir ise; o perde kalbin üzerinden kenara çekilir ve kalp aydınlanır. Bu vesileyle şahıs unuttuğu şeyi hatırlar. Eğer Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ve Ehli Beyt’ine (aleyhimusselam) salâvat göndermez yahut nakıs salâvat gönderirse (Allahumme selli ela Muhammed ve âli Muhammed, demez ise) perdeler kenara gitmez ve kalp olduğu gibi karanlık kalır ve onun unutkanlığı bertaraf olmaz.
Ve üçüncü sorunun cevabı: İnsan eşiyle ilişkiye girdiğinde eğer kalbi yavaş, damarları sakin, bedeni titremez ve ıstırap içinde olmaz ise; o kişinin nutfe veya dölü rahmin kendisine dâhil olur ve böylelikle çocuk anne veya babasına benzer. Ancak eğer insanın kalp ve damarları sakin olmaz ve bedeni korku veya heyecan yüzünden ıstıraba veya titremeye düşerse, şahsın nutfe veya dölü de titremeye başlar ve rahmin kendisine değil de onun bazı damarlarına yapışır. Eğer amcalarının damarlarından bir damara yapışırsa, çocuk amcalarına, dayılarının damarlarından birine denk gelirse, çocuk dayılarına benzer.”
Soru soran şahıs bu cevapları duyduktan sonra arz etti ki: Ben, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) O’nun elçisi olduğuna şehadet ederim ki, gerçekten de ben, buna sürekli şehadet ediyorum.
Sonra Hz. Ali aleyhisselam’a işaret ederek dedi: Ve ben, Hz. Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) kendisinden sonra Sana (aleyhisselam) vasiyet ettiğine ve O’nun (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) hak halifesi olduğuna şehadet ederim ki; Sen (aleyhisselam), O’nun (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) apaçık delillerini sunmakta ve aşikâr etmektesin. Daha sonra Hz. Hasan aleyhisselam’a dönerek arz etti: Şehadet ederim ki, Sen (aleyhisselam) Babandan (aleyhisselam) sonra O’nun (aleyhisselam) vasisi ve halifesisin ki, O’nun (aleyhisselam) sunduğu delillerin aynısını sunacaksın.
Şehadet ederim ki, Hz. Ali’nin (aleyhisselam) oğlu Hz. Hüseyin (aleyhisselam), kardeşi Hz. Hasan’dan (aleyhisselam) sonra İlahinin hüccetidir ki, insanlara apaçık deliller sunacaktır.
Ve şehadet ederim, Hz. Hüseyin’in (aleyhisselam) oğlu Hz. Ali (aleyhisselam) babası Hz. Hüseyin’den (aleyhisselam) sonra hidayet bayrağını sırtlayıp Babasının (aleyhisselam) emrini devam ettirendir.
Ve şehadet ederim, Hz. Ali Bin Hüseyin’den (aleyhisselam) sonra oğlu Muhammed (aleyhisselam) O’nun (aleyhisselam) yolunu devam ettiren ve emrini ayakta tutandır.
Ve şehadet ederim, Muhammed’in (aleyhisselam) oğlu Cafer (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra hüküm süren ve O’nun (aleyhisselam) yolunun devam ettiricisidir.
Ve şehadet ederim, Musa bin Cafer (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra emri eline alan ve O’nun (aleyhisselam) hükmünü devam ettirendir.
Ve şehadet ederim, Ali bin Musa (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra O’nun (aleyhisselam) yolunun sürdürücüsü ve insanların lideridir.
Ve şehadet ederim Muhammed bin Ali (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra O’nun (aleyhisselam) emrini devam ettiren, insanlara ve cinlere hüküm sürendir.
Ve şehadet ederim, Ali bin Muhammed (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra O’nun (aleyhisselam) emrini sürdürüp halkın velayetini elinde bulundurandır.
Ve şehadet ederim, Hasan bin Ali (aleyhisselam) Babasından (aleyhisselam) sonra O’nun (aleyhisselam) emrini sürdürüp, takipçilerini hidayete eriştirendir.
Ve şehadet ederim ki, son İmam (accecellahi ferecehum) Hz. Hüseyin’in (aleyhisselam) Evlatlarındandır (aleyhimusselam). O (accecellahi ferecehum), zuhur edinceye kadar asıl ismi söylenilmemelidir. O (accecellahi ferecehum) yeryüzü zulüm ve sitemle dolu olduğu bir anda zuhur edecek ve yeryüzünü adaletle dolduracaktır.
Daha sonra Allah’ın selam, rahmet ve bereketi Senin (aleyhisselam) üzerine olsun deyip yerinden kalktı ve gitti.
Hz. Ali aleyhisselam, Hz. Hasan aleyhisselam’a: “Ey Ebu Muhammed (aleyhisselam)! O şahısın peşice git ve nereye gittiğine bak.”
Hz. Hasan aleyhisselam onun ardı sıra camiden dışarı çıktı, döndüğünde Hz. Emir-el Müminin aleyhisselam’a şöyle dedi: “Ayağını camiden dışarı atar atmaz kayboldu.”
Hazret (aleyhisselam) buyurdular: “Acaba onu tanıdın mı?”
Hz. Hasan aleyhisselam: “Emir-el Miminin (aleyhisselam) daha iyi bilir” deyince, “O, Hz. Hızır’dı” diye buyurdular.”

Kaynak: Menakibi İbni Şehri Aşub; c. 3, s. 380/ Tefsir-i Fırat; s. 468/ Bihar-ul Envar; c. 23, s. 317/ Te’vil-ul Ayat; c. 2, s. 669/ Tefsir-i Burhan; c. 4, s. 300.
Herhangi bir söze gerek yoktur kanımca…

“EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH (azze ve celle).
VE EŞEHEDU ENNE MUHAMMEDİN RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve alih).
VE EŞEHDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH (aleyhisselam).”

EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA…
“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!

"LEBBEYK, YA RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİH! EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA!"

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!
Şöyle rivayet edilmektedir:
“Ummu Eslem diye bir kadın Hz. Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) hanımı Ümmü Seleme’nin yanına gelip O hazretin (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) nerede olduğunu sordu. Ümmü Seleme, Hz. Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) dışarıya çıktığını ve kısa bir sürede geleceğini söyledi. O kadın, Hazret (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) teşrif getirinceye dek bekledi ve O hazret (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) geldiklerinde O’na şöyle arz etti: Ey Allah’ın Resulü (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)! Babam ve annem Size feda olsunlar. Ben, semavi kitaplarda her peygamberin bir vasisi ve halifesi olduğunu okudum. Hz. Musa’nın hem hayattayken hem de dünyadan gittikten sonra vasi ve halifeleri vardı, Hz. İsa’da aynı şekilde. Sizin vasi ve halifeniz kimdir?
Hazret (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) buyurdular: “Ey Ummu Eslem! Benim hayatta olduğum ve dünyadan gittikten sonraki halifem birdir.”
Daha sonra mübarek birkaç tane çakıl taşını götürüp elleriyle onları un gibi yumuşattıktan sonra, hamur şekline dönüştürüp mübarek mührünü vurdu ve buyurdular: “Ey Ummu Eslem! Bu yaptıklarımı Ben’den sonra kim yaparsa bil ki, O, Benim hayattayken ve dünyadan gittikten sonra vasim ve halifemdir.”
Ummu Eslem Hz. Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) yanından ayrıldıktan sonra Hz. Ali aleyhisselam’ın huzuruna müşerref olduğunda O hazret de, birkaç tane çakılı alıp elleriyle un şekline dönüştürüp hamur ettikten sonra Kendi mührünü vurdular ve sonra şöyle buyurdular: “Ey Ummu Elsem! Ben’den sonra herkim böyle yaparsa O Benim halifem ve canişinimdir.” Ummu Eslem -o sıralar çocuk yaşta olan- İmam Hasan aleyhisselam’ın yanına müşerref olup dedi: Ey benim Mevlam (aleyhisselam)! Siz babanızdan sonra onun halife ve canişini misiniz? Hazret, “evet”, diye buyurduktan sonra birkaç taş parçasını alıp Ceddi ve Babasının yaptıklarının aynısını yaptı.
Daha sonra o kadın -çocuk yaşta ki- Hz. İmam Hüseyin aleyhisselam’ın huzuruna gelip şöyle arz etti: Babam ve annem Sana feda olsunlar! Kardeşin İmam Hasan aleyhisselam’ın halifesi Sen misin? Hz. Hüseyin aleyhisselam kardeşi İmam Hasan aleyhisselam’ın yaptıklarının aynısını yaptı.
O saadetmend kadın İmam Hüseyin aleyhisselam Kerbela’da şehit edildikten ve Hz. Seccad aleyhisselam Medine’ye döndükten sonra O hazretin huzuruna gelip arz etti: Yüce babanın canişini Sen misin? Hazret (aleyhisselam), “evet”, diye buyurup; Babalarının (aleyhimusselam) yaptığı işlerin aynısını yaptı.”

Kaynak: El-Sakibu Fil Menakib; s. 562/ El-Vafi; c. 2, s. 145/ El-kâfi; c. 1, s. 355.
Herhangi bir söze gerek yoktur kanımca…

“EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH (azze ve celle).
VE EŞEHEDU ENNE MUHAMMEDİN RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve alih).
VE EŞEHDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH (aleyhisselam).”

EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA…
“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!

15 Nisan 2010 Perşembe

“Ey inananlar! Cuma günü...Allah'ı anmaya koşun...” (Cuma, 9).

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).
"Cuma Gününün İslam âleminde ayrı yeri ve önemi vardır. Hangi fırkadan olursa olsun, bu güne ayrı bir ehemmiyet vermekte, ayrı bir ihtiram göstermektedir. Nedir bunun sebebi? Hangi sebepten dolayı Cuma Günü diğer günlerden daha önemli olmuştur? Neden Allah-u Mutaal bu güne ayrı bir önem vermiş, O'nun Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bu günü övmüştür? Bu gün yapılan ameller diğer günlerinkinden daha üstün kılınmış, bu gün yapılan amellere daha fazla sevap verilmiştir? Bu; nedenleri, nasılları, niyeleri artırmak elbette ki mümkündür...Allah-u Mutaal yersiz ve boş iş yapmaktan münezzehtir. Eğer herhangi bir şeyi kullarına hedef göstermişse; bu, gösterilen şeyin kendi nazarında ne kadar değerli olduğunu belirtmek içindir. Nitekim bir ayeti kerimede buyuruyor ki: "Allah'ın dost edinmesi acizliğinden değil; yüceliğindendir..."İmam Caferi Sadıq aleyhisselam ayetin tefsirinde buyuruyor ki: "Allah'ın dost edindiği kişidir yüce olan. Çünkü O'nun razı olduğu şeye razı olmuş, O'na teslim olmuştur." Yani Allah-u Mutaal bir şeyi seçip kendine has kılmış ve kullarına hedef göstermişse; bunda hikmetler vardır. Çünkü Allah-u Mutaal'ın razı olduğu şey onda tecelli etmiştir. Nasıl ki, dost edinmesi yüceliğinden ise; seçip tanıttığı her şey de yüceliğindendir. Dolayısıyla Cuma gününün de diğerlerinden üstün olması Allah-u Mutaal'ın yüceliğindendir.
Hemen burada şu soru insanın aklına geliyor: Bu günün yüceliğinin sebebi nedir? Sonsuz kudret sahibi Allah-u Mutaal'ın, günler içerisinde, üstünlüğü bu günde karar kılmasının sebebi nedir?İşte aşağıdaki hadiste Cuma Gününün ve Allah-u Mutaal'ın hedef gösterdiği her şeydeki yüceliğinin sebebi, bu yüceliğin kaynağının ne olduğu buyrulmuştur. Düşünen, tefekkür eden, basiretli bir kalp için bu delil kâfidir kanımca...Vesselam...
Ebu Hamza Somali şöyle rivayet eder:
“Birisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam’dan Cuma gününün neden Cuma diye adlandırıldığını sorduğunda, Hazret (aleyhisselam) buyurdular: “Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Kaynak: El-Kâfi; c. 3, s. 415/ Tefsiri Burhan; c. 4, s. 334/ Vesail-ul Şia; c. 5, s. 64/ El-Tahzib; c. 3, s. 3.

Bakınız Allahu Teâlâ ayette ne buyuruyor: “Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

Bakınız Allah Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Evladı, Hak Halifesi, Vasisi; Ehli Beyt İmamları’nın (aleyhimusselam) Beşincisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam ne buyuruyor:

“Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Ey Allahu Teâlâ’nın ve Resulü sallallahu aleyhi ve alihi’nin VEFALI DOSTU!!!!!!!

Ey BASİRET EHLİ MÜMİN!!!!!!!

Ey İTAATKÂR MÜSLÜMAN!!!!!!!

ACABA, HERHANGİ BİR SÖZE VEYA AÇIKLAMAYA GEREK MAR MIDIR???????

Meğer CUMA GÜNÜ, ALLAH RESULÜ sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem, HZ. ALİ aleyhisselam ve EVLATLARININ (EHLİ BEYT aleyhimusselam) VELAYETİNİ İKRAR EDİP, ONLARA İTAAT ETMEYİ EMRETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

MEĞER BU GÜN ALLAHU TEÂLÂ’NIN VAAT ETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

VE BU DAVET EZELİ VE EBEDİ DEĞİL MİDİR Kİ; ALLAHU TEÂLÂ’NIN DAVETİ EZELİ VE EBEDİDİR. HİÇBİR ZAMAN VE MEKÂNDA, ONUN RIZASINDA VE DAVETİNDE, HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK OLMAZ. ALLAHU TEÂLÂ BUNDAN MÜNEZZEHTİR…

Bakınız ayette ne buyruluyor:

"Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın." (Ahzab, 62).

EVET, BU GECE CUMA GECESİ VE YARIN İSE CUMA GÜNDÜZÜDÜR. ÖYLEYSE ALLAHU TEÂLÂ’NIN BU DAVETİNE İCABET EDİP DİYELİM Kİ:

LEBBEYK, YA MEVLA!

“EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH (azze ve celle).
VE EŞEHEDU ENNE MUHAMMEDİN RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve alih).
VE EŞEHDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH (aleyhisselam).”

EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA…
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e'daehum!

8 Nisan 2010 Perşembe

“Ey inananlar! Cuma günü...Allah'ı anmaya koşun...” (Cuma, 9).

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).
"Cuma Gününün İslam âleminde ayrı yeri ve önemi vardır. Hangi fırkadan olursa olsun, bu güne ayrı bir ehemmiyet vermekte, ayrı bir ihtiram göstermektedir. Nedir bunun sebebi? Hangi sebepten dolayı Cuma Günü diğer günlerden daha önemli olmuştur? Neden Allah-u Mutaal bu güne ayrı bir önem vermiş, O'nun Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bu günü övmüştür? Bu gün yapılan ameller diğer günlerinkinden daha üstün kılınmış, bu gün yapılan amellere daha fazla sevap verilmiştir? Bu; nedenleri, nasılları, niyeleri artırmak elbette ki mümkündür...Allah-u Mutaal yersiz ve boş iş yapmaktan münezzehtir. Eğer herhangi bir şeyi kullarına hedef göstermişse; bu, gösterilen şeyin kendi nazarında ne kadar değerli olduğunu belirtmek içindir. Nitekim bir ayeti kerimede buyuruyor ki: "Allah'ın dost edinmesi acizliğinden değil; yüceliğindendir..."İmam Caferi Sadıq aleyhisselam ayetin tefsirinde buyuruyor ki: "Allah'ın dost edindiği kişidir yüce olan. Çünkü O'nun razı olduğu şeye razı olmuş, O'na teslim olmuştur." Yani Allah-u Mutaal bir şeyi seçip kendine has kılmış ve kullarına hedef göstermişse; bunda hikmetler vardır. Çünkü Allah-u Mutaal'ın razı olduğu şey onda tecelli etmiştir. Nasıl ki, dost edinmesi yüceliğinden ise; seçip tanıttığı her şey de yüceliğindendir. Dolayısıyla Cuma gününün de diğerlerinden üstün olması Allah-u Mutaal'ın yüceliğindendir.
Hemen burada şu soru insanın aklına geliyor: Bu günün yüceliğinin sebebi nedir? Sonsuz kudret sahibi Allah-u Mutaal'ın, günler içerisinde, üstünlüğü bu günde karar kılmasının sebebi nedir?İşte aşağıdaki hadiste Cuma Gününün ve Allah-u Mutaal'ın hedef gösterdiği her şeydeki yüceliğinin sebebi, bu yüceliğin kaynağının ne olduğu buyrulmuştur. Düşünen, tefekkür eden, basiretli bir kalp için bu delil kâfidir kanımca...Vesselam...
Ebu Hamza Somali şöyle rivayet eder:
“Birisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam’dan Cuma gününün neden Cuma diye adlandırıldığını sorduğunda, Hazret (aleyhisselam) buyurdular: “Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Kaynak: El-Kâfi; c. 3, s. 415/ Tefsiri Burhan; c. 4, s. 334/ Vesail-ul Şia; c. 5, s. 64/ El-Tahzib; c. 3, s. 3.

Bakınız Allahu Teâlâ ayette ne buyuruyor: “Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

Bakınız Allah Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Evladı, Hak Halifesi, Vasisi; Ehli Beyt İmamları’nın (aleyhimusselam) Beşincisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam ne buyuruyor:

“Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Ey Allahu Teâlâ’nın ve Resulü sallallahu aleyhi ve alihi’nin VEFALI DOSTU!!!!!!!

Ey BASİRET EHLİ MÜMİN!!!!!!!

Ey İTAATKÂR MÜSLÜMAN!!!!!!!

ACABA, HERHANGİ BİR SÖZE VEYA AÇIKLAMAYA GEREK MAR MIDIR???????

Meğer CUMA GÜNÜ, ALLAH RESULÜ sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem, HZ. ALİ aleyhisselam ve EVLATLARININ (EHLİ BEYT aleyhimusselam) VELAYETİNİ İKRAR EDİP, ONLARA İTAAT ETMEYİ EMRETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

MEĞER BU GÜN ALLAHU TEÂLÂ’NIN VAAT ETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

VE BU DAVET EZELİ VE EBEDİ DEĞİL MİDİR Kİ; ALLAHU TEÂLÂ’NIN DAVETİ EZELİ VE EBEDİDİR. HİÇBİR ZAMAN VE MEKÂNDA, ONUN RIZASINDA VE DAVETİNDE, HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK OLMAZ. ALLAHU TEÂLÂ BUNDAN MÜNEZZEHTİR…

Bakınız ayette ne buyruluyor:

"Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın." (Ahzab, 62).

EVET, BU GECE CUMA GECESİ VE YARIN İSE CUMA GÜNDÜZÜDÜR. ÖYLEYSE ALLAHU TEÂLÂ’NIN BU DAVETİNE İCABET EDİP DİYELİM Kİ:

LEBBEYK, YA MEVLA!

“EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH (azze ve celle).
VE EŞEHEDU ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve alih).
VE EŞEHDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH (aleyhisselam).”

EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA…

“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an eda ehum!

5 Nisan 2010 Pazartesi

“Allah’a itaat edin ve Resule itaat edin. Eğer, yüz çevirirseniz elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.” (Teğabün, 12).

Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al’i Muhammed ve acil ferecehum vel’an e’daehum!


1- “…Mualla b. Muhammed, kendisine haber veren birinden, o Ali b. Cafer’den şöyle rivayet etmiştir: Ebul Hasan aleyhisselam’ın şöyle dediğini duydum: “Resulullah sallallahu aleyhi ve alih, rüyasında Teym, Adiyy ve Ümeyye kabilelerinin mensuplarını minberinin üzerinde oturduklarını görünce, üzüldü. Bunun üzerine Allah, Tebareke ve Teâlâ, O’nu teselli etmek için şu ayeti indirdi: “Bir zaman, biz meleklere: Âdem’e secde edin, demiştik. Onlar hemen secde ettiler; yalnız İblis hariç. O, diretti.” (Tâ-Hâ, 116). Sonra Allah, şöyle vahyetti: “Ey Muhammed sallallahu aleyhi ve alih! Ben emrettim, emrime itaat edilmedi. Sen de emrettiğin halde, vasinle ilgili emrine itaat edilmemesinden dolayı üzülme.”

Usul-u Kâfi; Türkçe Basım, c. 1, s. 780, 1153. Hadis.

2- “…Hüseyin b. Nuaym es-Sahhaf şöyle rivayet etmiştir: Ebu Abdullah Cafer Sadık aleyhisselam’a: “Böyleyken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir.” (Teğabün, 2) ayetini sordum, buyurdu ki: “Allah onlardan misak aldığı gün, yani Âdem’in sulbündeyken, imanlarını ve küfürlerini, bizim velayetimizi kabul edip etmemeleriyle belirlemiştir.”
Sonra: “Allah’a itaat edin ve Resule itaat edin. Eğer, yüz çevirirseniz elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.” (Teğabün, 12) ayetinin anlamını sordum, buyurdu ki: “Allah’a yemin ederim ki, sizden önce helak olanlar ve İmam Mehdi aleyhisselam zuhur edinceye kadar helak olacak kimseler; ancak bizim velayetimizi terk etmelerinden ve hakkımızı inkâr etmelerinden dolayı helak olacaklardır. Resulullah sallallahu aleyhi ve alih, Bizim hakkımızı bu ümmetin boynunda bir yükümlülük olarak belirledikten sonra, bu dünyadan göçmüştür. Allah, dilediğini dosdoğru yola iletir.”

Usul-u Kâfi; Türkçe Basım, c. 1, s. 781, 1154. Hadis.

3- “…Hasan b. Muhammed el-Heysemi şöyle rivayet etmiştir: Bana babam anlattı, ona da Ahmed b. İsa şöyle anlatmış: Ben, Cafer b. Muhammed’den duydum, O babasından, O da dedesinden (salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain): “Onlar, Allah’ın nimetlerini bilirler, sonra da onu inkâr ederler.” (Nahl, 83) ayetiyle ilgili olarak şu açıklamayı duymuş: “Sizin veliniz, ancak Allah, O’nun Resulü, O iman etmiş olanlardır ki; namaza devam ederler ve rükû halinde zekât verirler.” (Maide, 55) ayeti inince peygamberimizin ashabından bir grup, Medine mescidinde toplandı. Birbirlerine dediler ki: “Bu ayet hakkında ne diyorsunuz?” Bir kısmı şöyle dedi: “Eğer, bu ayeti inkâr edersek, diğerlerini de inkâr ederiz. Eğer buna inanırsak, bu bizim için bir zillettir. Çünkü o zaman Ebu Talib’in oğlu ( İmam Ali aleyhisselam) başımıza musallat olur.” Bunun üzerine dediler ki: “Biz biliyoruz ki, Muhammed (sallallahu aleyhi ve alih) doğru söylüyor. Ancak biz, O’nu izleriz; fakat Ali’nin (aleyhisselam) emirlerine itaat etmeyiz.” Bunun üzerine şu ayet indi: “Allah’ın nimetlerini bilirler sonra da onu inkâr ederler.” (Nahl, 83). Yani Ali b. Ebu Talib aleyhisselam’ın velayetini bilirler; fakat çoğu velayeti inkâr eder.”

Usul-u Kâfi; Türkçe Basım, c. 1, s. 782, 1157. Hadis.


Herhangi bir söze gerek yoktur kanımca…


Allahu Teâlâ’nın ve Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in emrine itaat edip, kalben, fikren, zirken ve amelen feryad edip diyecek var mı:

LEBBEYK, YA MEVLA AZZE VE CELLE!

LEBBEYK, YA RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE ALİHİ VE SELLEM!

EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH. VE EŞHEDU ENNE MUHAMMEDEN RESULULLAH. VE EŞHEDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH.

“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi!


Allahumme salli ala Muhammed’in ve A’li Muhammed ve acil ferecehum vel’an e’daehum!


1 Nisan 2010 Perşembe

“Ey inananlar! Cuma günü...Allah'ı anmaya koşun...” (Cuma, 9).

Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).
"Cuma Gününün İslam âleminde ayrı yeri ve önemi vardır. Hangi fırkadan olursa olsun, bu güne ayrı bir ehemmiyet vermekte, ayrı bir ihtiram göstermektedir. Nedir bunun sebebi? Hangi sebepten dolayı Cuma Günü diğer günlerden daha önemli olmuştur? Neden Allah-u Mutaal bu güne ayrı bir önem vermiş, O'nun Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem bu günü övmüştür? Bu gün yapılan ameller diğer günlerinkinden daha üstün kılınmış, bu gün yapılan amellere daha fazla sevap verilmiştir? Bu; nedenleri, nasılları, niyeleri artırmak elbette ki mümkündür...Allah-u Mutaal yersiz ve boş iş yapmaktan münezzehtir. Eğer herhangi bir şeyi kullarına hedef göstermişse; bu, gösterilen şeyin kendi nazarında ne kadar değerli olduğunu belirtmek içindir. Nitekim bir ayeti kerimede buyuruyor ki: "Allah'ın dost edinmesi acizliğinden değil; yüceliğindendir..."İmam Caferi Sadıq aleyhisselam ayetin tefsirinde buyuruyor ki: "Allah'ın dost edindiği kişidir yüce olan. Çünkü O'nun razı olduğu şeye razı olmuş, O'na teslim olmuştur." Yani Allah-u Mutaal bir şeyi seçip kendine has kılmış ve kullarına hedef göstermişse; bunda hikmetler vardır. Çünkü Allah-u Mutaal'ın razı olduğu şey onda tecelli etmiştir. Nasıl ki, dost edinmesi yüceliğinden ise; seçip tanıttığı her şey de yüceliğindendir. Dolayısıyla Cuma gününün de diğerlerinden üstün olması Allah-u Mutaal'ın yüceliğindendir.
Hemen burada şu soru insanın aklına geliyor: Bu günün yüceliğinin sebebi nedir? Sonsuz kudret sahibi Allah-u Mutaal'ın, günler içerisinde, üstünlüğü bu günde karar kılmasının sebebi nedir?İşte aşağıdaki hadiste Cuma Gününün ve Allah-u Mutaal'ın hedef gösterdiği her şeydeki yüceliğinin sebebi, bu yüceliğin kaynağının ne olduğu buyrulmuştur. Düşünen, tefekkür eden, basiretli bir kalp için bu delil kâfidir kanımca...Vesselam...
Ebu Hamza Somali şöyle rivayet eder:
“Birisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam’dan Cuma gününün neden Cuma diye adlandırıldığını sorduğunda, Hazret (aleyhisselam) buyurdular: “Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Kaynak: El-Kâfi; c. 3, s. 415/ Tefsiri Burhan; c. 4, s. 334/ Vesail-ul Şia; c. 5, s. 64/ El-Tahzib; c. 3, s. 3.

Bakınız Allahu Teâlâ ayette ne buyuruyor: “Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

Bakınız Allah Resulü sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in Evladı, Hak Halifesi, Vasisi; Ehli Beyt İmamları’nın (aleyhimusselam) Beşincisi İmam Muhammed Baqır aleyhisselam ne buyuruyor:

“Allah-u Teâlâ ahit vaktinde, bütün varlığını Cuma günü Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve O’nun varisi olan İmam Ali aleyhisselam’ın Velayeti üzerine bir araya getirdi. O günü bütün mahlûkatın toplanması hatırına Cuma diye adlandırdı.”

Ey Allahu Teâlâ’nın ve Resulü sallallahu aleyhi ve alihi’nin VEFALI DOSTU!!!!!!!

Ey BASİRET EHLİ MÜMİN!!!!!!!

Ey İTAATKÂR MÜSLÜMAN!!!!!!!

ACABA, HERHANGİ BİR SÖZE VEYA AÇIKLAMAYA GEREK MAR MIDIR???????

Meğer CUMA GÜNÜ, ALLAH RESULÜ sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem, HZ. ALİ aleyhisselam ve EVLATLARININ (EHLİ BEYT aleyhimusselam) VELAYETİNİ İKRAR EDİP, ONLARA İTAAT ETMEYİ EMRETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

MEĞER BU GÜN ALLAHU TEÂLÂ’NIN VAAT ETTİĞİ GÜN DEĞİL MİDİR???????

VE BU DAVET EZELİ VE EBEDİ DEĞİL MİDİR Kİ; ALLAHU TEÂLÂ’NIN DAVETİ EZELİ VE EBEDİDİR. HİÇBİR ZAMAN VE MEKÂNDA, ONUN RIZASINDA VE DAVETİNDE, HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK OLMAZ. ALLAHU TEÂLÂ BUNDAN MÜNEZZEHTİR…

Bakınız ayette ne buyruluyor:

"Allah'ın önceden geçenler hakkındaki kanunu budur. Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın." (Ahzab, 62).

EVET, BU GECE CUMA GECESİ VE YARIN İSE CUMA GÜNDÜZÜDÜR. ÖYLEYSE ALLAHU TEÂLÂ’NIN BU DAVETİNE İCABET EDİP DİYELİM Kİ:

LEBBEYK, YA MEVLA!

“EŞHEDU ENLA İLAHE İLLALLAH (azze ve celle).
VE EŞEHEDU ENNE MUHAMMEDİN RESULULLAH (sallallahu aleyhi ve alih).
VE EŞEHDU ENNE ALİYYUN VELİYYULLAH (aleyhisselam).”

EZELEN VE EBEDEN VE DAİMEN VE SERMEDA…
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için nida edilince size, hemen Allah'ı anmaya koşun ve bırakın alış-verişi; bu, daha da hayırlıdır size bilirseniz.” (Cuma, 9).

“Hakka ulaştıran mı uyulmaya daha layıktır, yoksa doğru yola ulaştırılmadıkça kendisi hidayete ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?” (Yunus, 35).

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an eda ehum!

31 Mart 2010 Çarşamba

"SAHABENİN EŞSİZ TAVRI."

Allahumme salli ala Muhammed ve Ali Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!

“Osman bin Affan (LA) (üçüncü halife), kölelerinden iki kişi vasıtasıyla Ebuzer’e iki yüz dinar göndererek şöyle dedi:
“Ebuzer’e deyin ki, Osman’ın selamı var, bu iki yüz dinarı da geçim masrafında harcamanızı istedi.”
Köleler Osman’ın sözünü Ebuzer’e ilettiler. Ama Ebuzer -beklenilenin aksine- bu paraya ihtiyacı olmadığını belirterek şöyle dedi: “Acaba Müslümanların her birine bu miktarda para yetişmiş mi?”
Köleler: “Hayır! Halife, sadece sizin için bu kadar lütufta bulunmuştur” dediler.
Ebuzer: “Ben Müslümanlardan bir ferdim, onlardan her birine bu miktar para yetiştiğinde ben de kabul edeceğim, aksi takdirde kabul edemem.” dedi.
Köleler: “Osman dedi ki, bu miktar para, benim şahsı malımdır; Allah’a andolsun ki, bu para kesinlikle harama karışmamıştır; tertemiz ve helaldir.” dediler.
Ebuzer: “Ama benim böyle bir paraya ihtiyacım yoktur. Ben şimdilik halkın en ihtiyaçsızıyım.” dedi.
Köleler: “Allah sana merhamet etsin; biz senin evinde, seni ihtiyaçsız kılacak dünya malından hiçbir şey görmüyoruz!” dediler.
Ebuzer de cevaben dedi ki: “Hayır! Gördüğünüz bu perdenin altında, birkaç gündür öylece baki kalan iki arpa ekmeği vardır. Bu paralar benim ne derdime değecek ki! Allah'a andolsun, bu iki ekmeğe kadir olduğum müddetçe, bu dinarları kabul edemem. Allah Teala beni, Hz. Peygamber’in Ehl- i Beyti (aleyhimusselam), Hz. Ali aleyhisselam ve ailesinin (salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain) muhabbet ve velayetiyle her şeyden ihtiyaçsız kılmıştır. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Yaşlı bir adamın yalancı olması ne de çirkindir!”
Bu paraları geri çevirin ve Osman’a deyin ki: “Benim bu paralara ve onun yanında olan dünya malına, Rabbimi mülakat edene dek ihtiyacım yoktur. Benimle onun arasında Allah Teala hükmedecektir. Allah Teala en iyi hükmedendir.”

Bihar, c. 22, s. 398.

www.kerrar.com: Hak âşıklarının adresi.
Allahumme salli ala Muhammed ve Al’i Muhammed ve accil ferecehum vel'an e’daehum!